SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’S SEWM

<< 902 >>

باب: من لم يدع قول الزور، والعمل به في الصوم.

8- Oruçlu İken Yalan Söylemeyi Ve Bu Yalan Doğrultusunda Amel Etmeyi Bırakmamak

 

حدثنا آدم بن أبي إياس: حدثنا ابن أبي ذئب: حدثنا سعيد المقبري، عن أبيه، عن أبي هريرة رضي الله عنه قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (من لم يدع قول الزور والعمل به، فليس لله حاجة في أن يدع طعامه وشرابه).

 

[-1903-] Ebu Hureyre r.a.'den nakledildiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Yalan söylemeyi ve bu yalancı şahidhği bırakmayan kimsenin yemeyi ve içmeyi bırakmasına Allah'ın asla ihtiyacı yoktur."

 

 

AÇIKLAMA:     Böyle bir kimsenin yemeyi ve içmeyi bırakmasına Allah'ın ihtiyacının bu­lunmaması hakkında İbnü'l-Müneyyir şu açıklamayı yapmıştır: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bu ifadesi, bir kinayedir. Anlatılmak istenen ise söz konusu orucun kabul edilmeyeceğidir. Bu yönüyle söz konusu ifade, "ihtiya­cı dolayısıyla birisinden yardım isteyen fakat beklediği karşılığı tam olarak ala­madığı için öfkelenerek; "Bana bunu mu reva görüyorsun? Ben bunu istemem, ihtiyacım yok benim!" diyen kimsenin sözüne benzer. "Kestiğiniz kurbanların ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır. Sizden O'na ancak takva u/aşır"[Hac 37] ayetinde ifade edilen durum bu hadisle yaklaşık olarak aynı anlamı ifade etmektedir. Burada anlatılmak istenen şudur: "Allah razı olduğu amelleri kabul eder; kabul rızanın bir sonucudur. Halbuki böyle durumlarda Allah'ın rızası tecelli etmez; dolayısıyla söz konusu ameller kabul de edilmez."

 

İbnü'l-Arabî şöyle demiştir: "Bu tür işleri yapanlar tuttukları oruç karşılığında herhangi bir sevap alamaz­lar. Bu şu anlama gelir; yalancılık ve yalan doğrultusunda amel etmek karşılığın­da kazanılan günah karşısında tutulan orucun sevabı mizanda bir şey ifade etmez.

 

Beyzavî ise konu hakkında şunları söylemiştir: "Orucun farz kılınmasındaki maksat, bizatihi aç ve susuz kalmak değildir. Amaç bunun da ötesindedir. Zira aç ve susuz kalmakla sağlanmak istenen; şe­hevî arzuların belini kırmak ve nefs-i emmareyi (devamlı olarak kötülüğü emre­den nefsi) nefs-i mutmainneye (Allah'ın zikri ile huzur bulan nefse) boyun eğ­dirmektir. Eğer oruç bunu sağlamıyorsa Allah Teala ona kabul nazarıyla bak­maz. Bu bakımdan "Allah'ın böyle bir oruca ihtiyaç duymaması", o orucun kabul edilmeyeceğini anlatan mecazî bir İfadedir.